Holografik Yansıma

holografik-evren

Kur’ãn’ın hüküm bildiren (muhkem) ayetleri insanlara kendi hakikatlerini tanıtacak, manevi olgunlaşmalarını sağlayacak ve toplumsal ilişkilerini düzenleyecek bilgileri içerir iken; geçmişin hikayeleri, tarihsel verileri (esãtirul evvelîn) olarak zannedilen kıssaları da tüm boyutlarıyla İnsanın özetini (≈Holografik Yansıma) vermektedir. Yani bu ayetler İnsan’ın derin boyutlarının hâl dilinin birer tercümesidir, denkliğidir. Âyetlerin ve âyetlerdeki sembollerin karşılıklarının İnsan’da bulunması gerektiği ve İnsan’da olana işâret ettikleri düşüncesi kanaâtimizce Her ne ararsan Kendin’de ara anahtarı sonucudur. Bu anahtar karınca ile konuşma, taştan deve çıkartma, denizi ikiye bölme, babasız doğum gibi Bilgi Kaynağındaki anlatımların sembolik olarak algılanıp, olduğu gibi alınmamasını gerektirir.

Elbette Kur’ãn tümüyle sembolik/şifreli bir Bilgi Kaynağı değildir. Kur’ãn kendisinde muhkem (belirli bir hüküm bildiren) ve müteşâbih (teşbihli, benzetimli) âyetler olduğunu bildirmektedir.

Kur’ãn misalleri/meselleri/örneklemeleri Tefekkür sahipleri için hissedilebilir, muhkem âyetler ise herkes için apaçıktır; öğüt almak isteyenler için kolaylaştırılmıştır! (Kamer-17).

Kur’ãn tüm derinliğiyle/boyutlarıyla en temiz şekliyle açığa çıktığı Şuûr (Rasûl) tarafından bilinmektedir. Çünkü kendisi Kur’ãn’dır. Bu derinlik her bilinç seviyesi tarafından farklı algılanır. Kur’ãn’ı en iyi okuyan/bilen/hisseden/özüne inenler, Kur’ãn misallerini akledebilen (Ankebut-43) Âlimler (bilgin anlamında değil), Allãh’ın Velisi olduğu kullar (Yunus-62) ve Tefekkür sahipleridir.

Bizler arınabilmek için gerekli bilgileri ihtivâ eden muhkem âyetleri yaşamımıza dökmekle sorumluyuz. Teşbihli anlatımlar, kıssalar ise bu arınmanın sonucunda kuş (~bilincin hal) dilini bilen/hisseden Selamet=Huzur insanına=Süleymanlar’a apaçık olacaktır. Belirli içsel, manevi hâlleri yaşayan Şuûrlar, o kıssalara baktığında, yaşadıklarının o kıssalarda/denk gelen anlatımlarda işaretlendiğini fark edebilir. Yâni, bizler arındıkça, o kıssalardaki benzetimli (müteşâbih) anlatımları kendimizde bulmuş olacağız.

Kıssaları yaşayabilmemizin nedeni ise Holo/Hülya/Whole/Holy olan Âlemlerin bizlerde yansımış olmasıdır (Holo-grafik). Kâinat Holografik olmasa idi, Rasûl kendinde bulduğunu bizlere teklif edemez ve Din de olamazdı. Çünkü kendinde bulduğu bizlerde de potansiyel/tohum olarak, boyut boyut kayıtlıdır, saklıdır.

İNSAN, Âlem’dir. Kur’ãn ise bu Âlem’in özeti. İNSAN’ın Arz’ı, Semã’sının yansımasıdır.

Holografik Yaratılış üst boyutun bir alt boyutuna o alt boyutun diliyle kaydedilmesidir.

holografik-yansima

Gerçekte İNSAN’ı anlatan âyetlerin kimi yorumcularca -haklı olarak- bilimsel işâretler varmış gibi algılanmasının nedeni işte bu izdüşümdür.

İNSAN, atmosferin 7 tabakadan oluştuğunu bilmez (A’lâ Sûresi 7-8). Ama kendinde bulduğu için kendinden dillendirilen 7 kat Semânın gölgesidir, yansımasıdır, sembolüdür atmosfer tabakaları. Bilimsel işâretler olduğunun doğal olarak düşünülmesinin nedenidir Holografik Oluş.

Dünya, Evren (kısaca alt boyut) İNSAN Şuûr boyutlarının (kısaca üst boyutlar) bir izdüşümüdür. İNSAN’da 7 Kat Şuûr boyutu (Semâ/Gök) olduğu için, dünya atmosferinde de 7 kat tabaka vardır; Evrenimizde de 7 tabaka vardır.

Holografik Kodlanmaya/Holografik Yansımaya küçük bir örnek vermek daha gerekirse;

Hakîkat Sırrını yaşayan bu sırrını gösteriş aracı olarak kullan(a)maz. Bu sır sadece kendindeki Evrensel Aklı ile yaşanır, O’ndan saklı kalamaz. Algılayabildiğimiz kadarıyla bu üst boyut gerçeğinin Kur’ãn kelimelerine yansıması “Ziynet sahibi kadının ziynetini sadece Erkeğine göstermesi, mahreminden başkasına teşhir etmemesi” ifâdeleriyle olmuştur.

Ziynet, Sırrın yansımasıdır.

Kadın, Hakîkate Ereni, Gönül sahibi..

Erkek, bizdeki Evrensel Akıl, Cebrâilî güç.

Günümüzde, dünya genelinde ve düzeyinde kadın nüfûsunun erkeğinden başkasına açmaması gereken ziynetlerini yoğun olarak teşhir etmeye başlamasını da, mânevî sırların açığa çıkmasına, herkes/halk tarafından da bilinmeye (yaşanmaya değil) başlanmasının yansıması olarak OKU’yabiliriz.

Mânâ’da ne oluyorsa maddeye de yansımaktadır. Çünkü üst boyut alta da o alt boyutun dili ile kayıtlıdır.

Atomlardaki cazibe, moleküllerin birleşme eğilimi, canlılardaki çiftleşme, İnsan’ın “birleşme” isteği hep İNSAN’ın TEK’e olan hasretinin boyut boyut yansımalarıdır.

Kur’ãn’ın nâzil olduğu Rasûl ne 7 kat atmosfer tabakasını bilir, ne de evrendeki 7 kat aşamayı. Fakat kendindeki 7 kat Şuûr boyutunu bulduğu için bu 7 kat sema olarak sembolleşmiştir.

İşte Holografik Yansıma gereği de bu sembolizm aynı zamanda 7 kat atmosfer tabakasına ve evrendeki 7 kat aşamaya da işâret etmiş olmaktadır.

Holografik Yansıma” hakkında 12 yorum

  1. Selamlar…
    Manevi sırlar açığa çıkmıyor. Nefsani duygular kabarıyor. ( Dış olarak değil iç olarak görebilirdiniz.)
    Bana göre Siz de muhkem ve mütaşabih ayetlerini karıştırmışsınız. (Apaçık Ayetlerin Sembolik gösterilmesi gibi)

  2. selam aleyküm
    ALLAH razı olsun.
    Ayrıca düşünebilen(OKUyaBİLen)lere birçok manevi sır açılmaktadır,tabi hazmedebilirlerse ……

  3. Arkadaşlar bu yolculukta herkes kabı kadar bilgi toplar ve getirisini yaşar.Yolculugu tamamlayan ZAT (selam olsun),görünüşte bilmeyen gibi gözükür.Aradaki fark O veli,bilmeyen kafir(örten)dir.
    yarı yolda kalanlarsa o Hakk,bu Hakk diye peşlerine de kitleleri toplayarak avunup giderler…

  4. güzel bir analiz, doğru bir perspektif. son yıllarda moda hâline getirilen kur’an’ı bir bilim-teknik kitabı olarak sunma çabasına karşılık, gerçeğe daha fazla yaklaşmış bir zihinden çıkan sözler, teşekkürler.

  5. Muhammed Mustafa A.S. ‘ın hakikatini bilmeden bazı kişisel anlayışları ortaya koymamak lazımdır…
    Hatta ”O’ nun ” ile ilgili bazı bilgiler; bilinmesine rağmen ..Bilen tarafından aktarımı SIR bilgilerdir…
    Allah C.C. ; ”O ‘ nu ” En güzel şekli ile dünyaya nasip etti ki HABİBİ ilan etti…
    Onu Aşkı ile donattı…
    ”O Resul ” 7 Kat Sema’ yıda ondan üstün bizim tarafımızdan bilinmeyen bilgileri de en ince ayrıntısına kadar muhakkak bilir…
    ”O’na ”Kur’an ilmini nasip etti…
    ”O ‘ na Kur’an ile aşkını ilan etti…
    O’ nun Ümmi’ liği ;sadece başlangıç anında nasıl okunacağını bilmemesidir…
    O ilmin Allah C.C. tarafından, yani bilinmeyen ,anlatılmayan ,anlaşılamayan İLMİN ”O’na ” okumasının öğretilmesi ve İLMİN okunmasının öğretilmesidir…
    Halk tarafından bilinmemesi gerekenlerin anlatılmaması veya açıklanmaması gene Allah C.C. ‘nun tasarrufundadır ve ”O” nun tarafından emredilir…
    Yani gerçekte de Sır olan, Sır olduğu aktarılarak; SIR olarak kalması emredilir…
    Ziynet denilen konu budur…
    Süleyman olmak Hamd ve Şükürde üstün olmak anlamına gelir…
    ”Süleyman Makamına vasıl olmak ”Çok şükretmesi gerekli olan manasınadır…
    Bazı anlamayan Süleyman makamına kavuşan ;hazine elde etme hevesine kapılır…
    Aslında Hamd ve Şükür zengini olmak çok, çok büyük zenginliktir …
    Bu Ayetler biz İNSAN ‘lara örnek teşkil etsin AKLİ olgunluğa erişsin içindir…
    Ayrıca Kur’an-ı Kerimdeki anlatılan örnek kıssalar…
    ‘O” Resul’ün Ümmetinin gerçeği fark edip ”Kur’an-ı Kerime ısınması” ve İSLAMA kavuşması için birer ikazdır…
    ”Ey Musa A.S. Ümmeti bak Kur’an-ı Kerim senin tabi olduğun Resul hakkında ne kadar açık ve doğru bilgiler ihtiva ediyor…İDRAK et , uyan ve Muhammed Mustafa A .S. Ümmeti olmak için gayret et…İSLAM’a gir…demektir..”
    Bilgi edinmeniz için yazmak istedim..
    Selamlar…

  6. Bir anekdotla yazıya gireyim, örnekte kadının ziynetini göstemesi ile manevi alanın açığa çıkmayı üst paragaftaki ile bilikte değerlendirilmeli, Yazının sahibi kardeşi geçekten tebrik etmek gerekir, müthiş bir fark ediş ve değerlendime, umarım yaşantısında yansır, gerçekten, hakikati görme , gerçek manada islamı(ilimle teslim) anlamak için kadeşimiz gibi düşünce sahiplerini ciddi manada kendini göstermeli bu düşünceleri yaymaları gerekmekte aksi taktirde ilim yüklü gezmek olur ki bu en kötüsüdür. kuluna şah damarından daha yakın gerçek varlık sahibinin ALLAH(CC) var olan herşeyden ayrı düşünmek ahmaklık olur ki gizli şirke götürür.

  7. Kendi düşünceleriniz söylemişsiniz. Ama muhtemelen evrenin yani evrenin oluşmuş en büyük halinin dışında kalan yer bizim bilebileceğimiz diyelim ki asla o kadar uzağa da gidemeyiz ama bilmemiz de istenmiş sonuçta. Bu bölüm içinde bir üst tabaka var bundan bahsediyor olabilir mi? Bu kadar sonsuzluğun içinde aslında bunun önemi yok ki. 7. kat belki de şudur. Biz fiziksel olarak evrenin son noktasına kadar ulaşabileceğimizi bildirmiştir yada haberdar olabileceğimizi ama bu durumun dışına asla çıkamayacağımızı ve sadece ruhumuzun oralara gidebileceği demek olabilir mi ?
     

  8. olabilir her şey mümkündür..doğrudur ama en son nokta değildir..süper yorumlar hayatlara geçişi yaşasın inşallah…

  9. Öncelikle paylaşımınız icin teşekkür ederim ,sadece cemal olan mana alemi madde alemine yansirken sadece Cemal olarak tecelli etmiyor Celal olanakta tecelli ediyor ,bu nedenle olsa gerek cemalinden cemaline sığınırım diye dua ediliyor,sevgiler

  10. biz balıkların bu okyanusta yüzüşlerimiz sonsuza dek devam edecek sanırım..cehennemi,balıkların bu tekamül yüzüşlerinde bazı derecelerde takılı kalması olarak düşünebilir miyiz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir