Kuran’da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 99 kez, 4 adet türemiş formda geçiyor.
Kuran’daki geçiş yerlerinin detaylı analizi için tıklayınız
Kök anlamı: Hayvanın arka orta bölümü, kuyruğunun çıktığı yer, sırtlamak, desteklemek, uyluklamak, yakından takip etmek, arkasından yürümek/takip etmek, (Musalli > önde giden atı izleyen arkadaki at) bağlı kalmak, söylev, nutuk, hitabe, konuşma, dua, namaz, yalvarış, bağışlanma dileme, istirham, rica, övgü, takdir, methiye, kutsama, lütuf, şükran
Türkçe’ye girmiş türevler: salâ, salat, musalla, salavat
Aram. ṣəlū, ṣəlūthā, ṣəlā [#ṣly] eğilme, bükülme, dönme
Akad. sulû dua, ibadet, yalvarma, rica, niyaz; sullû başvurmak, müracaat etmek, yalvarmak, rica etmek; çağırmak, seslenmek
yazmış olduğunuz açıklama kısmında slv kökünün namaz la alakası yokken kuran daki geçiş yerlerinin anlam kısmında hep namazla bağdaştır mısınız “Hakkı YILMAZ’ın “tebyinül kuranını okudum açıklama aynı sizinki gibi yapmış ama namazla bağdaştırmamış MALİ YÖNDEN VE ZİHİNSEL AÇIDAN DESTEK OLMA;TOPLUMU AYDINLATMA KURUMLARINI OLUŞTURAN AYAKTA TUTAN ANLAMINDA KULLAN MIş SALATI
“Namaz” anlamı “dua” anlamından türetilmiş. Hakkı Bey’in vermiş olduğu anlam kök kelimeden ziyade o kökten türetilmiş ayrı bir kelime olan “Salat” kelimesinin “genişletilmiş” bir anlamı olarak verilebilir. Bu “namaz” anlamını reddetmeyi gerektirmez. Fakat sadece “namaz” anlamına indirgemek de büyük bir yanlış olur. Arapça’nın akrabalarından Süryanice’de bile “Salat’ın ikamesi” kalıbı (qum Le Sluta) “yakarışta/duada bulunmak için kalkmak” anlamında kullanılmakta.
Diğer yandan Kur’andaki geçiş yerleri bize ait değil. Standart bir mealden aktarma. Elbette her geçişi “namaz” diye çevirmek doğru değil.
Tüm okuduğum ayetler sonucunda : Salatın ayakta saygı ile durularak kendi dilinde anlayarak kuran okuma ve dua ile tamamlanan bir durum olduğunu düşünüyorum. Gecenin gündüze yakın iki vaktinde(zorunlu olan) sabah ve akşam yapılacağını tespit ettim ayrıca bu mescidlerde yapılmalıdır. Mescidde yapılan bu çalışma sonrası maddi yardım yapılır. Ayrıca gece kalkılarak mescid dışı evde yani yapılabılır bu fazladan yapılan bir çalışmadır. ruku ile başlanıp ruku ile tamamlanıp secdeler ile devam edilip gene ayakta ruku ile sonlanır. yani secde salat dışında yapılan bir saygı göstergesi harekettir. ancak ben ikisini birleştiriyorum.
salatı vusta ise salatın özü yani en önemli noktası olan tam konsantrasyonla ayakta Allah huzurunda durulması anlamını çıkardım. bunu korumamız gerek her salatta ….
abdest ise ister wcye grin girmeyin her salat öncesi yapılması gereken bir işlemdir.
bunlar benim şahsi ulaştığım sonuçlardır. Herkes kuran ı okumalı ve anlamalıdır. Sadece Kuran okunmalı ve Allah a yönelmelisiniz. Kuran açık ve net anlayana tabi….
mescidler de gerçek salat yapılmadığı için sürekli ve sık maddi yardımda bulunmanızı attığınız her adımda Allah ı düşünmenizi dikkatli olmanızı öneririm. Kuran ı okuyup hayatınıza tatbik etmeniz gereklidir 1 kez okumak yetmez.
Özgür 4 sene sonra salat hakkinda fikrinde degisiklik oldumu?yazarsan sevinirim.
hiçbir sözülkte salevenin desteklemek uyluklamak diye bir anlamı yoktur bunları neye göre çıkardınız Hakkı Yılmaz müslümanların asırlardır uygulayageldikleri salat ibadetini yani namazı kelimeyi tahrif ederek bozacağını düşünüyorsa yanılgı içersinde. uyluklamak diye de türkçede bir fiil yok güldürmeyin insanı
peki muhammet kardeş ozaman “allah ve melekler resule salat eder ey iman edenler sizde salat edin” derken aslında” allah ve melekler resule namaz kılar ey iman edenler sizde namaz kılın” mı demiş oluyoruz?
Salat çeşitleri;
1- Allah’tan nebiye salat
2- Meleklerden nebiye salat
3- Müminlerden nebiye salat
4- Allah’tan müminlere salat
5- Meleklerden müminlere salat
6- Müminlerin Allah’a salatı
7- Müminlerin birbirine salatı
Salat trafiği bunlar arasında devam etmektedir. İnsandan Allah’a salat, namaz ve dua ibadetidir. Detaylar: http://bit.ly/2EPtrTj
ṣallā (صَلَّى) fiilinin ilk yazılı kayıtları Akkadça kitabelerde (~ MÖ 2000-2500) tespit edildi. Mesela bir şiirde şöyle geçiyor:
– usalli ištarī ul ušaqqâ rēšīša “Tanrıçamı çağırdım/dua ettim(ᵘˢᵃˡˡⁱ) ama başını kaldırmadı/benimle ilgilenmedi”
Bilâhere Tevrat’ın iki ayetinde karşımıza çıkıyor:
– ודניאל ברך על־ברכוהי ומצלא “Daniel diz üstü çöküp dua etti”
– ומצלין לחיי מלכא ובנוהי “Kral ve oğulları yaşasın diye dua etsinler”
Daha sonra miladi 3. yüzyıl Süryanice İncil’de ve 5. yüzyıl Yemen muvahhidleri (Yahudiler) arasında ṣallā’nın yine dua anlamında kullanıldığı tespit edilmiştir.
Kısacası artzamanlı (diachronic linguistics) yöntemle takip edilirse, Sami dillerinde ortak bulunan bu fiilin “çağırma/dua etme” anlamında olduğu anlaşılır. Aynı zamanda “ritüel dua (namaz)” için de kullanılmıştır. Öyle ki, Süryani ortodoks kilisesinde kıyam, ruku ve secde halinde tatbik edilen ritüel ibadete ṣəlūtā (ṣalāᵗ) ismi veriliyor. Kilise binasında bu ritüele ayrılan bölüme “beiṯ ṣəlūṯā (ܒ݁ܶܝܬ݂ ܨܠܽܘܬ݂ܳܐ)” derler; yani “namaz evi (namazgah)” anlamında.
Arapçaya gelince, başta Kitabu’l ayn olmak üzre bu dilin en eski sözlükleri de ṣalāᵗ’ın esasen “çağırma/dua” etme anlamında olduğunu ve hususiyetle de ritüel dua (namaz) için kullanıldığını yazarlar ki, artsüremli dilbilim bu tanımı doğrulamıştır. Ancak şimdi Hakkı Yılmaz ve onunla aynı çizgideki bazı çağdaş müfessirler bu mananın delilsiz (postüla) olarak kelimeye atfedildiğini öne sürerek “dua” yerine “destek olmak, sırtlamak, uyluklamak (?)” gibi yeni anlamlar yakıştırıyorlar. Üstelik Yılmaz, kelimeye verdiği “destek” anlamını Arapça sözlüklerden aldığını ileri sürerek malesef okurlarını yanıltıyor. Doğrusu şu ki, sadece ṣalā (صلا) isminin “uyluk, kalça veya sırt” anlamına geldiği sözlüklerde kabul edilir. Fakat bu isimden türetilen “ṣallā” fiilinin “bir yükü uylukla desteklemek” manasında olduğu tamamıyla Hakkı Yılmazın varsayımıdır. Hiç bir muteber sözlük böyle bir manayı kabul etmiyor. Bu noktada Hakkı Yılmazın hiçbir dilbilimsel veya tarihsel argümana sahip değil, sadece şahsi tahminlerini kelimenin gerçek anlamıymış gibi ileri sürüyor.
_______________
ṣalāᵗ (صلاة) kelimesinin eril ve dişil biçimiyle Semitik dillerdeki mevcudiyeti aşağıdaki gibidir
Müennes formu:
Aramice…… ṣəlūṯā (צלותא)
Süryanice… ṣəlūṯā (ܨܠܽܘܬ݂ܳܐ)
Arapça…….. ṣalāᵗ (صلاة)
Habeşce….. ṣäloṯ (ጸሎት)
İbranice….. səlōṯ (צלות)
Müzekker formu:
Akkadça…. ṣulū ~ ṣullū (…)
Aramice….. ṣəlū (צלו)
Süryanca… ṣəlū (ܨܠܽܘ)
ṣallā (صَلَّى) fiilinin Semitik dillerdeki mevcudiyeti aşağıdaki gibidir:
Akkadça….. ṣallū (…)
Arapça……. ṣallā (صَلَّى)
Habeşce…. ṣälläyä (ጸለየ)
Aramice….. ṣəlā (צלא)
Süryanca… ṣəlā (ܨܠܳܐ)
Selam ilker çok geçmiş senelerde de bizim facebooktaki salat nedir grubuna da benzer şekilde yazmıştın,sonra yazdığın yorumlar yokoldu, Kuranın verdiği anlam önemlidir demiştik, ayet bağlamına bağlamıştık, o zamanlardan beri hep bu konuda yazdığını görüyorum,merak etme namaz elden gitmiyor dua ile yapıyoruz zaten, salattan etkin müslümanı anlıyoruz sadece toplumu aydınlatan , dayanışmaya sürükleyen, olumsuzlukları anlatıp ortadan kalkması için yardım isteyen müslümanı anlıyoruz Kuranı takip ettiğimizde.
Beni anmak için namazı gözet.'(20:14) ayeti doğrultusunda ayrıca kuran a sarıl salata doğrul ayetlerinden anlaşılacağı üzere salat kuran okunmasıdır. 20:14 teki anmak ZKR akılda sürekli tutulması için tekrarlanması gereken bilginin okunmasıdır. Kuran okuyunca ister istemez Allah ı anmış hatırlamış olur içeriğini anlayıp hayatınıza uyguladığınızda ona kulluk etmiş olursunuz. Bu hususta kuran anlayacağınız dilde her salat ta parça parça okunarak bitirilip tekrar tekrar okunmasıdır. zammı süre vs gıbı uygulamalar doğru değildir diye düşünmekteyim.
Yaklaşımınıza sunacağınız delilleriniz nedir? Keyfi bir tutum mudur yoksa metedolojik bir çalışma ile vargınız mıdır?
(A’raf 170) “Vellezîne yumessikûne bil kitâbi ve ekâmus salâte innâ lâ
nudîu ecrel muslihîn”