Bir AŞK hikâyesi..

bir-ask-hikayesiBir AŞK hikâyesi..

Bâki olan, Rabbin Sûretidir/Yüzüdür (Rahman-27).

Sûretten kopup gelen, fâni (Rahman-26) adını alan “birim” de, hep Bâki olmak ister, Sîreti gereği!.

“Bu Yüz”dendir Âhiret inancı… Toprağa karışıp gitmek yerine, algılamak ister ebeden, âlemi.

“O Sûret”tendir Gizil/Gizli Arayışı… Dalıp gitse de mâsivâ ru’yaya, çalmak da ister nâdiren, Gönül kapısını.

Hayatını/neslini sonsuza dek idâme ettirme içgüdüsü vardır hep, Bekâ adına…

Zâten o yüzden değil mi, meyledişi Fâni olana?

Çünkü bakmak ister tenselliğin/cinselliğin tadına!..

Verilmişse istidât, var ise duygusallığı, verir ise Mantığını, işte o zaman “Gerçek Vatanın” tatlı bir esintisi, numûnesi fısıldanır kendisine.

AŞK!..

İlâhisi, mecâz olanı, fânisi, Bâki olanı hep bir; tadı, rengi, kokusu hep aynı..

Yoğunluğu, derinliği, meyi farklı sadece..

Ama ki…

Sen “birimsin”, “kimliksin”!

“Birimliğinle” TEK olana ÂŞIK olamaz, Bâki lezzete varamazsın.

Niyet etsen de İlâhi olanına, önce bir tatman, tanıman, hazır olman lazım bir kaynakla/kaynakta.

Kaynak, başlangıç/çıkış noktası “birimdir”, “sınırlı” olandır (Birim = “Karşı cins” veya “Mürşid”).

“birime” duyduğun, ilkin kirli, pasaklıdır.

Kimi zaman karşılık beklersin, tutkulu olursun, kıskanırsın, bin bir süflî duyguyla dolar, dolanır durursun. Bütün bunlar Fâni aşkların bazen acı, kimi zaman tatlı zehridir.

Ama bil ki, “Fâni Aşk’ın zehrini tatmamış bir kalp, BÂKÎ AŞK’ın lezzetini alamayacaktır”.

Zehirlenirsin, zehirleneceksin ki..

“Bunun saf, daha derin, ağusuz olanı da var” diyebilesin.

Ve âhu olanına UYANABİLESİN!

Çünkü uyanamazsan emin ol, batar gidersin!..

Uyanmak?

O “birimde” yoğunlaştıracaksın, derinleştireceksin sevgini..

Zehri akıtarak.. Sahiplenmeyerek… “Birimsellikten” kaynaklanan zaaflara takılı kalmayarak..

O kadar yoğunlaşacak.. Beyin kimyan o kadar değişecek ki… AŞK’sız reaksiyon vermeyecek, AŞK’tan başka tepkimeye girmeyecek.

Sinir alıcıların AŞK hormonu ile öyle kavrulacak ki, nöron biyoelektriği AŞK’sız tetiklenmeyecek. Gözünü, görüşünü, görünümünü hep AŞK bürüyecek, Gönlün metafizik tarlasında AŞK ağacı yetişecek.

İşte bu AŞK ile âleme tırmanmaktır.

İşte bu.. Birimden, tüm birimlere = âlem(in)e AŞK’ın TAŞMASI

Dolup taşan AŞK tankı, birimler arası sınırları kaldırır, birimleri alıp götürür hiçliğe, seni de birimsiz âlem(in)le YENİLER.

Geriye kalan.. Sendeki AŞK ve AŞK’ı yansıttığın âlem..

Bir dünya düşün ki, sadece Sen ve Sevdiğin.

Bir şarkı ki, illâ Sen ve Sevdiceğin arasında mırıldanan..

Bestesi de, sözleri de mahrem olan.

Gönlün mahrem dili tasvire girdi mi kirlenir, tefsir edildi mi eksik kalır. O yüzden Aşk, tefsire gelmez!.. Mahremini ifşâ etme lütfen!

Tefsir edilmemeli ise de, elbet bir Te’vîli=EVveL mânâsı, kaynama noktası, kor bölgesi vardır O’nun!..

Şuûr kabı küçüktür, Aşk’tan bir katre içirilmiş acemî Âşığın.

Yaşayamaz, kaldıramaz te’vilini..

Düştüğü yerde tutamaz Âteşini. Rengini koyulaştırmak yerine, açmak, açılmak, yaymak-yayılmak ister..

Kendisine değdirilen aşkı, verdiği heyecanla, aceleciliğiyle başkalarına taşırma, tefsir etme riyâkârlığını gösterir, içgüdüsel programı gereği.

Sonuç.. Nefsin devrede olması ve aşkın gösterişe düşmesi, değerinden kaybetmesidir.

Aşk’ın kemâli (40), aşkın dünyaya çığırılması, ayağa-dile düşürülmesi ile değil, beslenmesi, derinleştirilmesi iledir. Hakk ile/hakkıyla yanmayanın “anlatmaya”, zekâtını (1) vermeye hakkı olmayacaktır.

Aşk’ta Usta, Aşk’ta Kâmil… Sigaranın içten içe; sessizce, kor kor yanışı; ama dışarıya kendiliğinden tütüşü gibi, göz bebeğiyle/cismiyle/hâliyle Kalbinde terennüm eden dilin tercümesini yansıtır, sızdırır, edebi erkân ile. Edep, hakîkatiNe Ârif olan Âşık’ın susmasını; ama pişmesini, hakîkatin muallimi Âlim’in ise sönmesini; ama anlatmasını gerektirir.

Yana-yakıla, düşe kalka sevimli Aşk köylerini aşıp kül şehirlerine de inen yorgun yolcu nasibinde varsa, nihayetinde ucu-bucağı olmayan yeni, acayip, yabancı bir ülkeye ulaşır.

Kişiyi (?) kapısında zangır zangır sallayan (Zilzal-1,3) “bensiz” ve “aşksız” girilen bu toprakların adı “Haşyet” ülkesidir.

Aşkla beslenen nazlı çocuk artık büyümüş ve kapıdan girdiği anda bir AŞK hikâyesi daha aynı talihli kaderle sona ermiştir.

Bir AŞK hikâyesi..” hakkında 14 yorum

  1. Nefis çok nefisss…
    Yalnız… Aşk hata ararsa dinle bak ne diyor ”O” diyen …
    Hemen uy ona tereddütsüz …Ağla inle ne yaparsan yap…
    Başarırsan…Aşk Bu işte….

  2. aşk billur gibi alıcı tutuşdurucu parlamadır, sevgi ise yanmasıdır.
    sevmek güzeldir, sevilmek çok daha güzeldir,

  3. Yazı o kadar güzel ki anlatamam…
    Yazan yaşamış gibi…
    Ancak Aşk öyle bir şey ki…
    Yaşarsan o AŞK ‘ı coşarsın çılgın gibi…
    Etkisi sarhoş eder insanı…
    Yıllarca ağzının tadı bitmez…
    İstersin içeyim daima aşk şarabından…
    Sır diye saklar…
    Sanırsın tek sana ait…
    Coşar aşkın duramazsın anlatmadan…
    Başlangıcın dır senin bu aşk…
    İlahi aşk başlayıncaya kadar…
    Sevdiğin seni sevdiğini söyleyinceye kadar…
    Hiç biter mi ?bu aşk…
    Ruhun ona kavuşuncaya kadar…

  4. İNSAN’ın yani ADEM’in değerini bir bilse… insan …
    Allah C.C. övmüş yaratmış…Övmüş dilemiş…Takdir etmiş…İstemiş Yaratacağım insan… yani ADEM…
    Buyurmuş SİZ bilmezsiniz…
    BEN bilirim….Kıymetini…
    Buyurmuş diledim tanınmak …İstedim AYNA yaratmak…
    Ezelde Aşık olmuş ONA Muhammed Mustafa A.S. ‘a Yazmış İSMİ’ni İSMİ ile …
    LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RESULULLAH …
    Gerçek AŞK…Gerçek sevgili…
    Coş deniz dalga dalga…
    BEN ‘de AŞIK oldum ona ve ONA Aşık olana…

  5. Hayat ağacı bu…Coşku …coşkunluk denizi…
    O Aşk’ı yakalamak için coş… coşa bildiğin kadar coş…

  6. Bazıları kendindeki AŞKı anlamak ve anlatmak için mesela biz  gibi…
    Ya Dost seçerler AYNA da kendilerini seyr etmek için…Ben gibi…
    Ya da Kurban seçerler Benliklerini kesmek için…Sen gibi…
    Velhasıl ortalarda kalmış ama aynı noktalara bağlı…
    Ama galiba AŞK dedikleri SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE beklemekte.

  7. Sizce Allah aşkı nedir? Bunu hissetmek anlamak mümkün mü? Mümkünse bu nasıldır? Allah’ı,yarattığı evreni,fiziksel yasaları,bazı bilinmeyen sırları merak edip öğrendikçe Allah’a daha da yaklaşabilir miyiz?

  8. Allãh aşkının başlangıcı, hangi gâye için yaratılmış olursa olsunlar (yani çokluk aleminde iyi-kötü olarak etiketleyebildiğimiz özne ve nesneleri) hiç bir ayrım yapmadan NEDENSİZ sevmek, yargılamamak; ortası, zihinde hiç bir ayrımın olmayıp varlık hakkında bölücü etiketlerin kalkıp ([t]aşkın sevgi ayrımları siler) BÜTÜNSEL sırf sevgiyi hissetmek; sonu ise varlıktan ayrı hissedilen kişiliğimizin de son olarak yok olup ruhun tam olarak açığa çıkması ve SEVGİNİN KENDİSİ olmamızdır.

    Allãh’ın yarattığı sistemini imani bakış açısıyla araştırmak ise elbette Tefekkür gücüne yardım edeceği için kişiye Allãh’ın kendisine zâten şah damarından da yakın olduğunu fark ettirecektir.

    Rabbim ilmimizi artırsın… Selamlar!..

  9. Gönlüne sağlık güzel ifade etmişsin. Haşyetullah’a geçiş ile sonuçlanması daha bir güzel olmuş. Allah sadrını gönlünü genişletsin haşyetullahı daim kılsın dilerim…

    Aslında Aşktan sonra direk Haşyetullaha geçiş hemen hemen yok gibi, aşk şefkate dönüşmezse haşyete götürmez.

    Aşk şefkat ve haşyeti yaşayabilme kaynaklarınıda hayatın içine koymuş Rabbimiz. Aşkı yaşayabilme fırsatını eş ile şefkati çocuğu ile Huşu yu Torun ile cüzi ölçüde bu üç duyguyu yansıma ölçüsünde tadıp kavrayabiliriz. Aşk ile sahiplenmeyi, evlat sevgisi ve şefkati ile başkası için yaşamayı, Torun ile Karşılıksız, beklentisiz ,sahiplenmeden BİR yaşamayı öğrenebiliriz.

    Bunların üçü de şefkat yani RAHİM in dereceleridir diyebiliriz. Tabi ki arınmamız ölçüsünde tadabiliriz o duyguları. Arınmamışlar bir şey anlamaz hissedemez o duyguları çünkü körleşmemiş kalb ile Fuad ile hissediliyor o duygular.

  10. AŞK tamamen ilahi saf bir duygu değildir, Hormonal kaynaklıdır, bu yüzden Allah’a götürmeyebilir. Çünkü KALP den kaynaklanan değildir. Kalp den kaynaklı olsaydı Kuranda geçerdi. Aşk vesveseye müsaittir, ikileme müsaittir şeytan hormonlara etki yapar AŞK hormonal kaynaklıdır.

    Şeytan kalbe ise etki yapamaz.. Kalp korunmuştur. Haşyetullah Kalp kaynaklıdır. Allah sizin dış görünüşünüze davranışınıza değil kalbinizdekine bakar.

    Benlikten kurtuluş Haşyete bağlıdır Aşk’a değil…

    Nefsi emmarede ki çok kişi beşeri Aşk ı yaşayabilmektedir hiç bir arınma çalışması yapmasa dahi..Daha açıkcası nefsi emmarenin cennetinin deccalin cennetinin insanlar arasındaki kutsanmış dokunulmaz yapılmış hali AŞK tır…

    Nefsi emmarenin sevgisinin en gelişmiş hali aşk tır en fazla Levvameye götürür zaten görevide levvameye taşımaktır beşeri…:)

    Levvame deki korku ve ümit Aşk tan daha ilerdedir tekamül yolunda. Emmareyi levvameye götüren aşkın şefkate dönüşmesidir. Her dönüşüm, bir tekamüldür yani bilinç sıçraması yaptırır. Emmare ile levvame arasındaki çok çok mübarek bir binektir AŞK ama bu arada sadece.
    Haşyetullah ile kıyas dahi edilmez.

  11. İnsanların çoğunun (cahiliye toplumunun cemaatlerde dahil buna) dünya yaşamında tanıyabileceği ulaşabileceği tek farklı duygu işte bu bahsettiğimiz hormonal cazibe olan aşk dedikleridir. Emmarenin hayatında tattığı tek anormal duygu budur da ondan . zaten bunu da kendinden öncekilerin (ermişlerin, velilerin haşyetten bahsederken kastettiklerini kendilerinin hissettikleri zannederler. eskilerin AŞK diye yücelttikleri his aslında haşyettir. iki grubunda bahsettikleri başka şey ama kullandıkları isim aynı. iki çok farklı duyguya aynı ismi vermişler.

    Aşk dan bahsedenler iki grup bilerek bahsedenler bir de hissettiğini bilmeden aşk zannedenler.

    Aşk ın en alt düzeyi… Başkası için yaşamaktır. kendi için yaşamaktan vaz geçmek başkası için yaşamanın kendi için yaşamaktan daha huzur verici olmasıdır.

    Vermek, infak ancak bu idrak seviyesinde ibadet olarak gerçekleştirilebilir. Burasıda levvamedir en fazla.

  12. Hakkıyla sevememenin gizil sancısı
    Ölüme karşı kaybedilmiş her savaşın birikmiş yılgısı
    Kendini yutan ağız
    Büyük unutuş…

  13. Zilzal suresinde anlatılan bedenin sallanmasından sonra bedeninin bir illüzyon olduğunu farkediyor(adem) ? Ne görüyorsun? Ne hissediyorsun, “kuş”lar gibi mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir