Arzuların düşme basamakları

“Kişideki saflaşma, farkındalık sahibi olma isteğinin “de” kalkması ölçüsünde kişi daha derinden saflaşacak/farkındalık kazanacaktır.”

İnsanın içsel yolculuk piramidinin üst katlarına doğru çıktıkça kendinde karşılaşacağı bir yaşam şeklinin tespiti ve ifadelendirilmesi bu.. Bir teklif değil.. Yani, “isteklerini yok et” anlamına gelmiyor. Doğal süreci içerisinde otomatikman zihinden ortaya çıkacak bir hal!

Ama bizler tam tersini yapıyoruz. Bir tespiti alıp onu “olmaya” çalışıyoruz!
Ego içinde, bilinçdışı menbamız bu derece kirli iken “olmaya çalışan” gerilmiş bir ikinci, üçüncü şizofrenik yön ortaya çıkartıyoruz.

Nasıl olacak denilebilir! Bu cümlenin ait olduğu piramit basamağının ait olduğu noktaya nasıl ulaşılır diyebilirsiniz?

1- Piramidin dışında olan insanlar “isteklerinin” farkında dahi değildir.
Rüzgar onları nereye savurursa bilinçsizse sürüklenirler. Bilinçsiz dürtüsel yaşam!

2- Piramide giren isteklerini fark eder ilk önce, onları gözlemler.
Arzu havuzum!

3- İsteklerini gözlemleyen, onların ayırdına varabilir.
Bunlar benim arzularım!..

4- Ayırdına varan pozitif olanları seçer.
Geliştirici olan, olmayan!

5- Pozitif olanları seçen İlahi olanlarına yönelir.
Geçmişin hüznünü, geleceğin kaygısını gideren İMAN=EMİNLİK doğuranlar.

6- İlahi olanlarına yönelende “Şimdi” Bilinci “doğal olarak” çıkar..

7- Şimdi bilinci tüm istekleri düşürür.
Akışa Bilinçli bir cevap kalır! Geleceğe dair plan, program yapılır, geçmişin tecrübesi Şimdide kullanılır; ama geçmiş-gelecekle kayıtlanılmaz. Bilincin gözleminde dürtüsel yaşam!

1-5 basamak arasında, yükselme hissi egoya zevk ve bu yükselme zevkinin arzusunu verir, gereklidir de elbette!

6-7 ‘de ise bu yükselme hissi, susayınca su içmek gibi tamamen doğal bir hale dönüşür. Doğallaştığı için egosal zevk vermez! Dopdolu Huzur çıktığı için egosal, anlık, şımartıcı, övücü zevklere gerek kalmaz, kendiliğinden düşer bunlar. Her an yeni bir yaratım seyredilir..

Sadece niyetlenerek veya okuyarak değil, bizzat eylemlerimizle bilinçdışı temizliği yaparak piramit basamaklarında yükselme şansı bulabilir ve cehennemin nasıl da cennete döndüğüne Ş-e-hit olabiliriz.

Bilinçaltını temizlemek için ise bir hap çözüm bulunmuyor . Anlık olarak işe yarayan, motive eden teknikler var; egonun orta vadede rahatlaması için tavsiye de edilir; ama asıl güç, KALICI olan, uzun vadede DİSİPLİN içeren İRADE’yi, DİKKAT’i devreye sokan eylemlerimizin günlük yaşamımızdaki oranının artırılmasında yatıyor. Bu eylemleri kısaca şöyle kategorize ediyorum (aklıma gelenler, geliştirilebilir):

1- Zihni gereksiz bilgi bombardımana filtreleme > Her türlü boş iş ve sözlerden uzak durmayı gerektirir. En, en en önemlisi! Çok az TV, fayda vermeyen arkadaşlardan, muhabbetlerden, duyguları körükleyen tartışma programlarından, facebook/twit başında başka hayatları takiplerden uzaklık vs.
https://sonsuzlukkulesi.com/beyindeki-dedikodu/
https://sonsuzlukkulesi.com/saglikli-tefekkur-icin/

2- İnsanın kendindeki değerlilik, yeterlilik duygusunu artırma çalışmaları, kendisini sevmesi > özgüven sahibi olması (Saim KOÇ & Nil Gün ÖZSAYGI kitabını tavsiye ederim, iyi tahliller var)

3- Başkalarının da içlerindeki değerlilik ve yeterlilik duygularını artıracak davranışlarımız > Müslim ve mümin olma, Allah’a ibadet=hizmet. İbadet deyince tabi jimnastik gibi kılınan namazlar, açlığa-susuzluğa, akşamına mide-doldurmaya indirgenen oruçlar, vergi sanılan zekatlar, kafa sallattıran, mantralaştırılan zikirler; dinle, Allahla dalga geçen ritüeller vs. değil.

Tüm Varlık için Hizmet eden insanın sanal benliği zamanla yok olur, hizmet koşturmacasında zaman içerisinde, uzun vadede. Sadece güler yüzlü olmak bile başlı başına bir hizmettir. Geriye “O” değerli benliği, sonsuzluk hissi kalır.

4- Gün içi periyodik izolasyon.. Ön-beyin bölgesindeki yorgunluğu/gerginliği düşürme. Müslümanlık geleneğini izleyenler için kendi ana dilinde Salât/Yöneliş/İçsel destek (dua-namaz), izlemeyen veya uygulayamayanlar için periyodik Nefes egzersizleri, meditatif hareketler. Bunların mantığı kısaca 1-3 arası elde edilen, tadılan Ruh halinin sakin zihin düzeyi üzerinden bilinçdışı dille hatırlanıp bedene sindirilmesi..

5- Bu aşamaların sürekli Yenilenmesi (Oruç sanılan Sawm –https://sonsuzlukkulesi.com/savm-siyam-ii/), Hatırlanması (Zikir), Muhafaza edilmesi (Hafızlık)

Arzuların düşme basamakları” hakkında 5 yorum

  1. Merhaba yazılarını ilgiyle takip ediyorum.Türkiye’de kendimle aynı frekansta bir insanı tanımak beni memnun etti.Sizin entellektüel bilginiz benden çok fazla.Ben daha çok deneyim üzerine yoğunlaşıyorum.Ancak ilim olmadan hikmeti kavrayamayacağımında farkındayım.Bu yazınızı çok beğendim.Zihnimizi dış dünya ile okadar meşgul ediyoruzki içeri yönelemiyoruz.daha doğrusu zihnimiz içeri yönelmemizi istemiyor bunun içinde dış dünyada,sanal alemde,rüyanın içinde gerçeği arıyor.Şu andaki psikolojik durumumu şöyle açıklayabilirim.Hz.Mevlananın bir sözü,bu sözü söylediğindeki halini anlıyorum sanırım.Sendende bizarım,kendimdende bizarım,herşeyden bizarım.Saygı ve sevgiyle kal.

  2. “Geleceğe dair plan, program yapılır, geçmişin tecrübesi Şimdide kullanılır; ama geçmiş-gelecekle kayıtlanılmaz. Bilincin gözleminde dürtüsel yaşam”
    ibiza adasına seyahat etmeye hazırlanan beyaz Amerikalı bir kapitalisti tarif ediyor gibi. Paradan başka hiçbir şeye iman etmeyen, huysuz insanlara kendine güvenmeyen bir insan ancak plan yapar, tecrübelere yaslanır. İbrahim gibi iman eden biri asla bunları yapmaz…

  3. Çocuk istismarı, tecavüz ,zulum,hayvan eziyetlerini, v.b gördükçe – duydukça ‘bencilce bir erme arzusu’ içinde olduğum zannı uyanıyor, kendimden utanır hale geliyorum ve ibadetlerimde bir duraklama oluyor…onlar o haldeyken bir şey yapamıyor olmak ve erme arzusuyla kendime yoğunlaşmak çok acı veriyor
    sizin bir yazınız da ki ; bu durumlarda çözüm odaklı düşünür.. v.b tavsiyeleriniz bende pek etkili olmuyor.. zikirlerime devam edemiyorum …

    1. Her tavsiyenin oturduğu bir arka plan konsepti var. Çözüm odaklı düşünmek, yaşamdaki zulmü görüp etrafımıza da elimizden geldiğince tam tersi nuru saçabilme gayreti ve mücadelesi ile olur. Toplum – ümmet için insan kendini ne kadar yok ederse, hizmet ederse hulusi kalp ile işte o “bencil erme arzusu” da zayıflayacaktır. O nedenle ibadet adı altında adeta “görev edinilerek” -ki bu gizlice cennete girme veya erme arzusunu içeriyor- yapılan bireysel ibadet tavsiyeler bana soğuk geliyor oldum olası. Yanlış anlaşılmasın, görev – borç edinerek yapılma kısmı soğuk geliyor. Bize fena fillah değil, fena fil ümmet tavsiyesi gerek.. İkincisi bencillik şubesine sokmadan ilkine götürür inancındayım. Çünkü, ilki erme arzusuyla kendine yoğunlaştırırken, ikincisi halk – toplum için kendine yoğunlaştırma hulusiyetini getirir. Bu da ancak aktif eylemle olur.

  4. yorumcunun ifade ettiği – ” zihnimiz içeri yönelmemizi istemiyor ”-
    ARAF suresinde geçen ”Birbirinize düşman olarak inin” ayeti (dünyaya birbirine düşman olarak inen, insanı maddeye yönelttiren BİLİNÇ-ZİHİN ve hayvani BEDEN )
    veee DİSİPLİN içeren İRADE’yi, DİKKAT’i devreye sokan eylemlerimizin günlük yaşamımızdaki oranının artırılması ile ”şuurA sahip bilince, özelliklerini itirazsız yaşatan, birbirlerine AŞIK eşler (düşman olma durumu yok artık) ” olan bilinç -zihin beden oluşur… ‘Uruben etraba’ ayetİ….İNŞAALLAH

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir