Kategori arşivi: Tasavvuf

Rabbim, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!

rabbim-oluleri-nasil-diriltecegini-bana-goster“İbrâhîm: “Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster.” demişti. İnanmıyor musun? dedi. Hayır, bilakis. Fakat kalbimin tatmin olması için.” dedi. “Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler” (2:260) Geleneksel Çeviri.

Kur’an müteşabihini atlayayarak, ayetlere dümdüz yaklaşan, ayet lafızlarının meallerini zihin kurgularına uymadığından tamamlama/değiştirme yoluna giden gelenekselleşmiş kabullerin de etkisiyle ayeti, fiziksel olarak öldükten sonra bir dirilmenin kanıtı olarak düşünüyoruz. Bu olayın zahiri/görünen yönüdür diyoruz sonra da.. Oysa ki, bu ifadeler bu olgunun zahiri değil, lafzi yönüdür, mecazıdır sadece.  Rabbim, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster! yazısına devam et

Allah yolunda öldürülenler

allah-yolunda-oldurulenler“ÖLÜ iken DİRİLTTİĞİMİZ, kendisine insanlar arasında yürüyecek bir NUR verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp, ondan çıkamayan kimse gibi mi olur?” (6:122)

“Ey îman edenler/öze-güvenenler, size HAYAT VERECEK/SİZİ DİRİLTECEK şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’a ve Rasulü’ne (~Allah’ın Zahir olduğu mahâle, İlme, ilmî eserlere) icabet edin/cevap verin/değerlendirin” (8:24).

“Bil ki sen, ÖLÜLERE işittiremezsin. Arkasını dönüp kaçmakta olan sağırlara da daveti duyuramazsın”. 27:80. Allah yolunda öldürülenler yazısına devam et

SÛR’a Üfürüldü!..

sura-ufuruldu“Onu (ÇAMURdan Beşeri) şekillendirip RUH’umdan (~ilahi bilgelikten) (diriltici) NEFES verdim…” (38:72).

“SÛR’un içine NEFES veril-Dİ” (39:68).

SÛR (ṣād wāw rā) = Sûret kelimesinin çoğulu, taSaVvuR, taSViR edilen şeyler, biçimler, formlar, imgeler; belki de hologramlar! Yoksa inanılan, uzak bir hikayeye indirgenmiş şekliyle boru, hatta düdük demek değil. SÛR’a Üfürüldü!.. yazısına devam et

Plasebo Aydınlıkta kaybolmadan..

aydinlanma-cagiGenel olarak okumama, okusa da önemsememe, ve önemsese de uygulamaya dönüştürmeme eğilimindeyiz. İnsana huzur alemini sezdirecek bir kaç tane -anlaşılması da kolay olan- evrensel ilkeyi içselleştirmek ve yaşama sokmak bile yetebiliyor iken, inançtaki samimiyet düşüklüğünün sonucu pratize etme tembelliğimiz nedeniyle bu yolun çok meşakkatli olabileceğini düşünebiliyoruz. Uygulamadaki atalet bizleri kısa sürede aydınlanmamızı (!) sağlayacak hap bilgileri veya -Kur’an’ın üslubu olmamasına rağmen, ama elbette kolaylaştırıcı- kategorize edilmiş bilgileri talep etmeye teşvik ediyor. İnsanoğlunun bu huyunu bildiğindendir ki, konuşan tümel Varlık ve onu en derinden sezen, rahmetinin açığa çıkışı, temsilcisi Beşer Rasuller (Necm-1_18), insanlığa uygulayabilmesi için çok sayıda evrensel ilke teklif etmekte. Bu değerlerin birkaç tanesini bile ihlaslı bir şekilde yerine getirse, âdet edinse kişioğlu, kurtuluşuna vesile olacaktır.  Plasebo Aydınlıkta kaybolmadan.. yazısına devam et

Göğü dinleyen Cinler

cinler-gogu-dinleyen“Ve ennehu kâne RİCALun minel İNSi yeûzûne bi RİCALin minel CİNNi.”
“Ve ins’den bazı ADAMLAR, cinden bazı ADAMLARA sığınır oldu.” Cin-6.

Arapça’da Ra-Ce-Le (iki ayağı üzerine, yürüyerek gitmek) fiili kökünden türetilmiş “RİCAL” kelimesi tüm Kuran’da ve Arapça’da geçtiği yere göre “2 ayağı üzerinde yürüyen” yani “adam” anlamına gelir ve fiziksel bir varlığa işaret eder.

Arapça R-C-L (iki ayağı üzerine gitti); ricāl, adamlar; racul, adam (“ayakta duran, iki ayak üzerinde yürüyen” ); ricl, ayak demek. Fiilin Kuran’daki türemiş tüm kökleri için tıklayın.

Göğü dinleyen Cinler yazısına devam et