<<Nuuuñ vel Kalemi ve ma yesturûn. (Kalem-1)>>
Nuuun –ve- Kalem –ve- satır satır dizdikleri.
Nokta {0} – Algılayıcı {1} – Nükte {∞}
{Yokluk + Varlık} –boyutsal (?) geçiş > Varlık –boyutsal geçiş > Hologram
Data > Dönüştürücü > Sûretlenen Sonsuz Bilgi
Matematik biliminde yokluğun, hiçliğin sembolü olan “0” rakamı, Fizikte de dengenin, kararlılığın, değişmezliğin işâreti. Değer olarak görünmeyen, “yokluk” görünümlü bu vasıfsız değer, örtülü olarak tüm zıt sonsuzlukları kendinde barındıran Potansiyeldir aslında.
“Gizli Hazine” olan “0” değeri aynı anda +1 ve -1’in, +2 ve -2’nin, … +∞ (Sonsuz) ve -∞’un toplamı, bileşimi olarak kabul edildiğinde, sonsuz sayıdaki varsayımsal ifadeler de işleme gelir ve böylece tüm vasıflar ve renkler oluşur. Denge veya kararlılık geçici olarak, geçici bir AN içinde bozunur.
+1 – 1 + 2 – 2 + 3 – 3 + 4 – 4 + … + … + ∞ – ∞ = 0
Kabul sonucu oluşan algılayıcı varlığa/algılama aracına (= boyutuna/şekline) göre görünür olan bu değerler “0” içinde bir yer kaplamazlar. “0” bu değerlerin birleşiminden, toplamından varlığını alıyor da değildir, çünkü bu değerler geçici olarak oluşan algılayıcı birim tarafından varsayılmadan/kabul edilmeden/görünür kılınmadan da, “0” KENDİLİĞİNDEN vardır. Ama aksine tüm bu değerler varlıklarını “0”a dayanarak yapılan kabulden alır.
Bizler gündelik hayatımızda Kozmik dengenin-kararlılığın-değişmezliğin ‘varsayımsal’ olarak bozunmasıyla, “0”dan âşikar kılınan “+” ve “-“ değerlerin “+” (pozitif) tarafındakilere meyilli olduğumuzdan bu değerlerin varsayımsal varlıklarını unutup, onların bağımsız, gerçek varlıklarının olduğu gerçeğimsi yargısı ile hakke’l yakîn olarak yaşamakta ve her şeyin, tek gerçeğin “0” olduğunu bilmeden, hatta “0”ı önemsemeden hayatlarımızı idâme ediyoruz.
Bu sonsuz/sınırsız değerler Gizli Hazine (“0”)’den hiçbir çaba/enerji harcanmadan KENDİLİĞİNDEN varlıklanır. Bu varlıklanma zamansal veya boyutsal bir sonralıkta gerçekleşmiyor ama!.
Yaklaştırıcı bir örnek olarak.. Resimde, “birbirine bakan iki yüz” ve bir “vazo”yu algılamaya çalışınız.. Aynı anda, enerji gerektirmeden/çabasızca/kendiliğinden nasıl algılanıyorsa, Gizli Hazine olan “0” da hem hiçbir sıfatı olmayan hiçbir şeydir, HİÇLİK’tir, tenzih edilmiştir, BOYUTSUZ NOKTA’dır. Hem de aynı AN’da, DEHR boyutuyla Kendinde içkindir.
Çabasızca, varsayımsal olarak varlıklanan algılayıcı boyutların, birbirlerine göre olan tüm sonsuz algılama biçimlerini/dünyalarını da kapsayıcı ÇOK BOYUTLU, Her ve TEK Şey’dir, NÜKTE’lidir.
Algılama aracına göre MUTLAK, { 0 } olarak da algılanabilir.. VARSAYIMSAL, { +1 – 1 + 2 – 2 + 3 – 3 + 4 – 4 + … + … + ∞ – ∞ } olarak da..
“0”ın Mutlak Varlığı ve varsayımsal olarak varlıklanan, varlığını “0”dan alan sonsuzluklar aynı anda var oldukları için, “0” niçin/ne için, ne zaman ve nasıl bu sonsuzlukları açığa çıkartmaktadır sorularının da anlamı kalmıyor.
“birbirine bakan iki yüz”ü algılamanın doğal sonucu, algı zenginliği olarak “vazo”yu da eş zamanlı olarak görmek veya “vazo”yu algılamanın otomatik sonucu da “birbirine bakan iki yüz”ü aynı şimdide algılamak olacaktır, neden ve ne içinsiz.
Ama anlatım kolaylığı açısından bu durum, Gizli Hazine için “Bilinmeyi diledi” şeklinde “bilinme isteği”, “istek” gibi insani kavramlarla etiketlenebilir, algılayıcı boyutun düzeyinde.
“0”dan başka GERÇEK VARLIK – DEĞER olmadığı için “0” dışında, “0”’a rağmen ayrıca, kendi kendine var olan bir değer de bulunmaz. “0”dan varsayımsal olarak aşikar olan tek değer, “0”ın tek tecellisi de, TEK olan “1”dir gerçekte.
Elbette bu tecelli de “0” içinde. Diğer tecelliler ise hayal içinde hayal içrelerdir, “1”’den türemektedir. Tüm diğer ikincil, üçüncül, … sonsuzcul derecelerdeki sanal değerlerin her biri, varlığını “1”’in farklı tekrarlarından alır (-1 bile 1’in – 1 kere tekrarı değil mi?).
<< Ma eñte Bi ni~meti Rabbi ke Bi Mecnûn. (Kalem-2)>>
SEN, Rabbinin nimeti sayesinde Mecnun olmadın.
DEHR kelimesi ile işaret edilmiş, Zamansızlığın dahi yaratılmadığı Ezeliyet durumunda -temsili anlatımla- indirgenerek oluşan boyutun, KENDİ olarak (eñte) Varlıkta Algılayıcı Merkez ve TEK olan Beliriş, “1”.. Programı (Rabbi), Ontolojik konumu gereği (nimet) seyrinde olduğu Holo-grafik Sonsuzluğun içinde kendini Hülya-grama kaptırmış (Mecnûn) sanal bir birim değil; Holo-Graf (kayıtlı/kaydedilmiş) olanı (ma yesturûn) kapsayıcı ve onun kaynağıdır. Tek Gerçektir, Programcısının “SEN” boyutudur!..
<< Ve inne leke le ecren ğayre memnûn. (Kalem-3)>>
Gerçekten, SENin için kesintisiz bir ücret/ecir vardır.
Varlıktaki, TEK olan Algılayıcı BEN boyutu (Kalem), NOKTA’sından Holografik olarak, yani Tümel, sanal birimlerde kodlanacak/kayıtlı olacak şekilde ve baş-son olmadan (ğayre memnûn) açığa çıkarmakta oldukları (ma yesturûn) ile her an yeni bir algılamada/deneyimlemededir (ecren).
<< Ve inne ke le ~alâ hulukin ~aziym. (Kalem-4)>>
Gerçekten, SEN büyük/azim bir yaratılış üzerindesin.
“0” Elif’tir, her türlü sonsuzluğun başlama, gerçekleşme, bitme NOKTA’sı. Her şey o NOKTA’da içkin.
“1” ise “B(e)”dir, diğer harflerle “Elif” arasındaki GEÇİŞ (≈ Berzah). Okunup SES’e gelebilmesi için “Elif”’e muhtaçtır (B + E). Diğer -sanal- her şey de “1”e…
“Be”nin Sırrı, yaratılan tüm varsayımsal değerlere kendilerinden dahi yakın oluşudur. “0” ve “1”’den uzak kalarak perdeli olan her sanal değerde –saklasalar/farkında olmasalar bile- “0” ve “1”in ispatı kokmaktadır bu nedenle.
“1”in her bir Sonsuz (~aziym) sanal değerde, kendini o birimin algılama sınırları içinde, “birim olarak” deneyimlemesi, var kabulü,
Gizli Hazinesinin, Mahfuz Holografik Levhadan -bir varsayımsallık anı içinde- yansıyıp (“1”),
bir an sonra Gizli Hazine – Data olarak kalması {0} ve
DEHR içinde, kendisinin anılır olmadığı NOKTA’dan yeniden, varsayımsal olarak yansıması sonucu,
Kozmik Realitedeki çok boyutlu GÖRÜNTÜ/RÜ’YET CAN bulur.
…-0-1-0-1-0-…’deki “1” varlığın ALGILAMA – ALGILANMA SEBEBİ’dir (~alâ hulukin ~aziym).
<< Fe setubsirû ve yubsirûn (Kalem-5)>>
SEN GÖRECEKSİN/Basir, onlar da görecek.
“1” in tüm diğer sanal değerlerde saklı olması, Varlığın Holo-grafik oluşunu sağlar. Tümelin (setubsirû) Birimde (yubsirûn) içkinliğini..
Bu oluş, “1” olarak işaret ettiğimiz SEN boyutunda içkin ve “ONLAR” etiketleri altında, SEN boyutunun kısıtlı algılayıcısı olduğu tüm sanal değerlerin,
Sonsuzluk Yolculukları içinde, nihayetinde,
kendilerinin aslında TEK’in kendi görünümleri olduklarını,
gene SEN boyutunun Kendi olarak TADIP (yubsirûn),
sanal bir sınırlama olan “birimsellik”lerinin ölümünü seyredip
Holografik Gerçekliğin Azâmetini, Muhteşemliğini “birim” perdesine takılı kalmadan DENEYİMLEME durumunu ortaya çıkartmakta.
<<Bi eyyi küm el meftûn (Kalem-6)>>
Hanginizin sınanıyor olduğunu!
SEN hitâbının muhâtabı, TEK olan; ama şu anda birimsellik sınırı ile NOKTA’daki NÜKTE’ye, Çokluk algısına dalarak Mecnûn olan “sen”, BEYİN ismi ve görüntüsü altında işâret olunan,
çok boyutlu “1” varlığının ürettiği, anne-baba-akraba-çevre vs. kavramları ile gerçek kılınmış, 21. yy olarak dekore edilmiş Hologram DünyaNda unuttuğun Gerçekliğine UYANMAK için sınanmaktasın/sınanıyor olacaksın.
O yüzden Sevgi-değer “ben”!
21. yy olarak gözüken algılar dünyanda açığa çıkartılan bilgileri iyi değerlendir, LUTÛF’en.
Seni, Sana anlatıyorlar, LUTÛF’en.. Senin SANA kavuşabilmen için her yolu, her bilgiyi deniyor SENliğin!.
Gördüğün her şey senin uzvun!..
Hologramda yaşadığını idrak et(eceksin), hisset(eceksin)! İdrâk ve hiss etmen için var bu âlem.
NOKTA, NÜKTE olarak tenezzül etti, NÜKTE’de Seyir oldu.
Seyrin mübârek ola!..
Hep Sevgİlim ile kal..

Allah razı olsun
NOKTA, NÜKTE olarak tenezzül etti, NÜKTE’de Seyir oldu.
Bu söze bayıldım ……
İlmi derinliğinize hayranım.Bu uyandırıcı yazılarınız bizleri ihya etti.
Tesekkürler
Korktuğunuzdan mıdır? kendinizi tanıtmıyorsunuz.
: ) Sonsuzluk Kulesi
Kimdir? Sonsuzluk Kulesi:)
ımmm.. Nereden başlasak..: )
Gözlerimi dünyaya Aralık 84‘te açtım, güzelim Trabzon şehrinde. Fark edileceği üzere Güneş burcum Yay, ilgilenirseniz de yükselenim Yay, Ay burcum da İkizlerdir : ) Gönüllerin şampiyonu Trabzonspor‘u tutmaktayım :)
İlk, orta ve lise eğitimimi Trabzon’da tamamladıktan sonra İstanbul‘a geldim. Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünden mezun oldum. Şu anda Moleküler Biyoloji ve Genetik & Biyoteknoloji bölümünde Master yapmakta ve Araştırma Görevlisi olarak mesleğime devam etmekteyim.
Ailem vesilesiyle detaylarıyla müslümanlık bilgisine, üniversitenin ilk yıllarında tasavvuf bilgisine eriştim, kafa yapım nedeniyle de bilimin her türlü alanında öğrenme motivasyonunda bulunmaktayım.
İleri düzeyde İngilizce, orta düzeyde Kur’ân Arapçası bilmekte (her geçen gün ilerletmeye çalışıyorum, iyi oluyor : )), özel ilgi nedeniyle de İspanyolcaya başlangıç yapmış bulunmakta ve Fars arkadaşlar nedeniyle de yavaş yavaş Farsça öğrenmekteyim :).
Acımasızca sorgulamayı ve eleştirmeyi, fikirler arası kafa patlatmayı, dilbigisine ve anlatıma özen göstererek yazı yazmayı sevmekteyim.
Boş zamanlarımda şunları yapmayı severim demek isterdim; ama çok şükür boş zamanım yok : ). İlgi ve mesleki alanıma giren her şeyi belirli bir zaman vererek yapmaktayım.
Bu yıl tezimi vermek üzere deneylerimle haşır-neşir olduğumdan bir çok arkadaşın beklentisine rağmen yazı paylaşmamaktayım.
Bilmiyorum bu kadarı sizin için yeterli midir ? : ).
Selam ve sevgilerimle…
Teşekkürler, Sonsuzluk Kulesi.
Bu kadarı benim için yeterli, fazla bile. Birkaç yazını okudum, beğendim ve içimde diğer yazılarını da okumak isteği uyandı. Bu nedenledir ki, yazılarını okuyacağım kişiyi merak ettim. İnternet denen çöplükte önüme geleni okumak gibi bir alışkanlığım yoktur. Varoluş gizemini, bilimi ve dini bir araya getirerek harmanladığın yazıların ve taklitçi olmadığı kanaatine vardığım analitik düşünce biçimin takdire değer. Gelecekte anlatım dilini daha da geliştirip; iyi bir düşünür, bilim adamı ve yazar olacağına inanıyorum.
Bilim dallarımız ayrı olmasına karşın birer akademisyen olarak meslektaş sayılırız. Boş zamanlarımızı değerlendirme biçimimiz, varlık felsefesine ve bilmin diğer dallarına olan merakımız aynı. Sorgulama biçiminle senden öğreneceğim çok şey olduğuna inanıyorum. Anlatım dilini daha arı bir hale getir ki sıkılmadan bıkmadan okuyalım, senle beraber sırdan tadalım. Cemaatci yazarların anlatımları gibi dolambaçlı ağdalı cümlelerle çok hiçbir şey anlatmayan sözcük yığınlarından uzak durmanı tavsıye ederim. Sende onlarda olmayan bilgi ve kavrayış var, aktarımını da geliştirirsen ortaya güzel şeyler çıkacak.
İlgiç yazılarının devamını bekliyorum. Esenlikler…
Yapıcı eleştiriniz için teşekkür ederim. Bir çok arkadaştan aynı eleştiriyi alıyorum. Nedense yazarken, kendimi bir türlü sonu gelmeyen kompleks cümleler yazmış buluyorum. Aynı durum mesleki çalışma ve yazışmalarımda da var ne yazık ki : ). Elimden geldiğince cümleler kompleks olsa da açıklamalı şekilde yazmaya çalışacağım inş. Bunun nedeni sanırım bu beynin çok fazla kaynaktan beslenmiş olmasından, yazarken çok fazla bağlantı kurmasından ve bunu o anda aktarmak istemesinden kaynaklanıyor.
Bu notumu okuyan diğer arkadaşlardan da yazılarda anlaşılmayan tek bir kelime için bile yorum bırakmalarını rica ediyorum.
Düşüncelerinizi ÖZgürce Paylaşabilirsiniz!.. : )
S.A olaylara bakış açın gerçekten güzel ….susamayana su verilmez sözü geregi cümleler az ve öz olursa sevinirim…Sözlerin benimde takip ettigim degerli AH…HU….(Allah razı olsun) abinin yazılarına benziyor.1997 lerde beni mecaz çukurundan çıkaran degerli zattır…Anlayana bir kıvıcım yeter …Selamlar
allah’ım benim seninle olan aram bozulmasın da istarse bütün alemle aram bozuk olsun. benim seninle olan irtibatım ve alakam yerinde ve saglam olduktan sonra başka şeylere hiç mi hiç deger vermem. allla hım bana dünyada nasip ettigin bütün nimetleri dünyayı çok seven kafir kullarına ver. bana cennette takdir edip ihsan edecegin nimet ve lezzetleride asi olan mümin kullarına ver. bana gelince ben senden sadece senin cemali kemalinle müşerref olmayı talep ediyorum. bu niyaz rabiaca. blogcu.comdan alıntıdır.
Meleklerin dua etmesi için
Ebu Hamza Bağdadi hazretleri, birkaç sevdiğiyle sohbet ederken; – `Kardeşlerim, meleklerin size imrenmesini ve size dua etmelerini ister misiniz?` diye sordu. – Tabii efendim, çok isteriz, dediler.
Ebu Hamza Bağdadi hazretleri, birkaç sevdiğiyle sohbet ederken; – `Kardeşlerim, meleklerin size imrenmesini ve size dua etmelerini ister misiniz?` diye sordu.
– Tabii efendim, çok isteriz, dediler.
– `Öyleyse şu iki şeyi yapın`, buyurdu. `Birincisi, birbirinizi çok sevin. İkincisi de bir araya geldiğinizde faydalı şeyler konuşun`.
– Ne konuşalım efendim?
– Mesela islamiyetten konuşun. Allah`tan bahsedin. Açın bir `İlmihal kitabı` okuyun. Ve ilave etti:
– Allah rızası için üç beş kişi bir araya gelir de `dini sohbet` ederlerse, gökteki melekler onlara imrenir ve dua ederler onlar için.
`Kendinizi sevmeyin!`
Bir gün de, bir genç gelip;
– Efendim, ben Allahü tealayı sevmek istiyorum, ne yapayım? diye sordu.
Cevaben;
– `Öyleyse kendini sevme` buyurdu. `Çünkü kendini seven, Allah`ı sevemez. Allah`ı seven de nefsini sevemez. Ayrıca nefsini seven, büyüklerden istifade edemez. Genç sordu yine:
– Büyüklerden istifade etmenin alameti nedir ki efendim?
Buyurdu ki:
– Onlar, kimseye yük olmaz. Üstelik herkesin yükünü çekerler. ???
Bir gün de sevdikleriyle sohbet ederken;
– `Kardeşlerim, her işi Allah için yapın` buyurdu. `İnsanların takdirini değil, Rabbimizin rızasını düşünün. `O beğensin yeter!` – İnsanların beğenmesi mühim değil mi? dediler.
– `Hayır` buyurdu. `Onlar bugün över, yarın söverler. İnsanların takdirini bekleyenler, kime benzer, biliyor musunuz?`
– Kime efendim?
– Alışveriş için pazara giden şu insana benzer ki, para kesesini açtığında, içinin `Çakıl taşı`yla dolu olduğunu görür. Hiçbir işe yaramaz tabii`. İşte `İhlassız ameller` de bir işe yaramazlar ahirette. Şöyle bitirdi:
– Ahirette, sadece `Allah için` yaptığımız amellerden fayda göreceğiz. İhlassız amellerimiz `Kirli paçavra` gibi çarpılacak yüzümüze.
Abdullatif Uyan
MALKUT…
En uygun dua olarak şunu tavsiye ederim…
Allah’ım bana dünyada iyilik ve güzellik ver,..Ahirette de iyilik ve güzellik ver…Cehennem azabından koru…
”Rabbena duası”
MALKUT…
Dost acı söyler…
Bilki Halka hizmet, Allah C.C. na hizmettir…
Halka hizmetten kaçmak olmaz …
Sana …Allah C.C. ‘ya giden yolun halkın cefasını gidermek için ona hizmetten …Hayvanlara hizmetten…Mahlukata hizmetten …alçak gönül ve tatlı dilden geçtiğini hatırlatmak isterim…
İbtila zordur…
AMA bu yol Allah C.C. na ulaşma yoludur…
Örnek Muhammed Mustafa A.S. ‘ın hayatıdır…
Mahmud Hüdai hazretlerinin hayatını’da okursanız daha iyi anlamış olursunuz…
Acizane tavsiye ederim…
İnd-i Sânî’de, bütün mahlûk TEK bir NOKTADIR; Kâinâtın cümlesi bu, NOKTA da bir NÜKTEDİR!..
Ken’an Rıfâî
Kalem suresi bir hazinedir…Bu hazinede olmak büyük ayrıcalıktır…İşte biz bu Sure ‘nin eseriyiz İNŞALLAH…
Hazine kelimesini, sakın para,pul vs…sanmayın olur mu…
Gerçekten yazılarınızla kendi ilim seviyenizi belli ediyorsunuz, oldukça güzel ve derinliği olan bir bakış açısı ile değerlendiriyorsunuz umarım anlaşılırsınız, kendine müslüman diyen insanların bu gerçekleri bilmeden müslümanım demenin gerçek islamiyeti yaşamadığı, bu gün gelinmiş durumla açıktır Yüce Mevlam yakınlaştırmayı nasip etsin
Harikulade tanımlamışsınız!
1, “0”ın adedidir o halde. TEK’lik derken “0”ın sadece 1 adet oluşundan bahsediyoruz..
Önceleri tüm sayıları “1”in bölünmüşlüğü olarak algılıyordum.
Sizin “0” tanımınız yeni bir çığır açtı.
Çok teşekkürler :)
Hologramda yaşadığını idrak et(eceksin), hisset(eceksin)
LEVH-İ MAHFUZ tanımlamanız Kainata ait HAFIZA’nın İnsandaki şubesi açığa çıkıyor
yani ;
LEVH-İ MAHFUZ===Hologramda yaşadığını idrak et(eceksin), hisset(eceksin mi oluyor?
Teşekkürler Allah razı olsun