Kur’ãn’ın hüküm bildiren (muhkem) ayetleri insanlara kendi hakikatlerini tanıtacak, manevi olgunlaşmalarını sağlayacak ve toplumsal ilişkilerini düzenleyecek bilgileri içerir iken; geçmişin hikayeleri, tarihsel verileri (esãtirul evvelîn) olarak zannedilen kıssaları da tüm boyutlarıyla İnsanın özetini (≈Holografik Yansıma) vermektedir. Yani bu ayetler İnsan’ın derin boyutlarının hâl dilinin birer tercümesidir, denkliğidir. Âyetlerin ve âyetlerdeki sembollerin karşılıklarının İnsan’da bulunması gerektiği ve İnsan’da olana işâret ettikleri düşüncesi kanaâtimizce “Her ne ararsan Kendin’de ara“ anahtarı sonucudur. Holografik Yansıma yazısına devam et
Kategori arşivi: Tasavvuf
Holografik Yansıma
TEK’im. TEK!..
Bizler “Makroskobik” ölçekte sınırlı gözlere sâhip (?) olunca, zihnimizde de Varlık’ta birbirlerinden ayrı boyutlar-katmanlar var zannı doğuyor. Halbuki Sınırsız Gönlün gözünde hepsi ŞİMDİ ve BURADA, aynı TEK! Şimdi düşünelim:
“Ego”, “Salt enerji”, “String” veya “Atomik” boyutum nerede? “Mikroskobik” boyutum nerede? “Makroskobik” boyutum nerede? TEK’im. TEK!.. yazısına devam et
Bende Saklı..
“Ben” ile işâret edilen varlığımdaki İlim eksikliği (eDNã) “ben”in “DüNYası”, Allãh’tan uzak olma durumu da “Cehennemi”dir. “Ben”deki İlim eksikliği “burayı”, “Cehennem” “mekân”ı olarak algılatır.
Cehennemdir “mekânda” gördüğüm annem, babam, sevdiğim, etrafım! (Zamansal, boyutsal) Ötede değil, hemen şimdi, “burada”, “Ben” dediğimde.
“Ben”, “burada” toprak/ateş yaratılışlı ins/cin, şeytan, İblis olur. Bende Saklı.. yazısına devam et
Korkmadan Sorgulamak
Nedense ezberlediklerimizi, atalarımızdan taklitle alıp aktardıklarımızı “düşünmek” olarak addediyoruz! Bir güzel söz vardı: “Ezberlerin bittiği yerde Düşünme başlar” diye.. Peki, Düşsel/Düşünsel bir âlem olan Cennete “düşünmeden” girilebilir mi? Yâni ezberlediklerimizle, taklitle Huzur‘a erebilir miyiz? Korkmadan Sorgulamak yazısına devam et
Uzay-Zaman ve Zihin Bilmecesi
Einstein’ın uzay-zaman hakkında bilinenlerde köklü bir değişiklik yapışına kadar bilim insanları Newton’dan aldıkları mirasla zamanı uzaydan ve gözlemciden bağımsız ve değişmeyen mutlak bir süreç olarak düşünmüşlerdir. Einstein devrimi ile birlikte ise uzay ve zamanın gerçekte birbirine bağlı olup uzay-zaman bütünlüğünü oluşturduğunu ve sağduyumuza ters gelse de algılayıcının durumuna göre değişken bir yapı kazandığını öğrenmiş olduk. Uzay-Zaman ve Zihin Bilmecesi yazısına devam et