İnsan ve Allah’ın mana birleşimlerinin tezahürü olan tüm varlıklar, Şah damarı [Hablil Verîd] (50:16) ile işaret edilen ilahi kablo üzerinden Rabbi ile sürekli münasebet halindedir. Bu ilahi kablo Allah’ın zatındaki, varlıkların O’nun zatından ayrı olmayan sanal, geçici zât daireleridir. İnsanın Rabbini bilmesi, Allah’ın bilinemezliğini tatması da bu ilahi alan içerisinden olur.
Hicri Takvimin (!) Ramazan ayı girdi, ve yine kimi aç – susuz kalanlarca, sakızın, sigaranın, tükürüğünü yutmanın, göz damlasının, kolonya kullanmanın orucu bozup bozmadığı, 20-25 dk. önce-sonra, imsak vakti, top atılmıştı – atılmamıştı tartışmaları da başladı geleneksel ve kaçınılmaz olarak. Diğer bir çok benzeri konuda olduğu gibi, Rasulullah’tan kalan Ruh meydanlarda olmayınca, şekil – ritüel üzerinden abartılı – takıntılı mülahazalar da haliyle boy gösteriyor özgürce.
İman edenler, yani kendisinde güven/eminlik hissi uyanmış ve toplumuna da güven/emniyet verenler; ve bunun ötesinde de Takva’ya ulaşmak, yani Allah’ın “koruması” altına da girmek isteyenlerse bu tartışmaların muhatabı, tartışmalar da onların muhatabı değil.. Çünkü, onlar Kadir Gecesine (Bknz. Kadir gecesi, Özgürleşme süreci!) ulaşabilme azmiyle, Kur’an ifadesiyle Savm (aşamalı – programlı dinginleşme çalışmaları), Sıyam (topluca, toplumca dinginleşme/takva/Kur’an ilkelerinin eğitimleri) ve İtikafa (yoğunlaştırılmış Tefekkür süreçlerine) girme gayretindeler. Kuran’da Oruç yazısına devam et →
“İbrâhîm: “Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster.” demişti. İnanmıyor musun? dedi. Hayır, bilakis. Fakat kalbimin tatmin olması için.” dedi. “Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler” (2:260) Geleneksel Çeviri.
Kur’an müteşabihini atlayayarak, ayetlere dümdüz yaklaşan, ayet lafızlarının meallerini zihin kurgularına uymadığından tamamlama/değiştirme yoluna giden gelenekselleşmiş kabullerin de etkisiyle ayeti, fiziksel olarak öldükten sonra bir dirilmenin kanıtı olarak düşünüyoruz. Bu olayın zahiri/görünen yönüdür diyoruz sonra da.. Oysa ki, bu ifadeler bu olgunun zahiri değil, lafzi yönüdür, mecazıdır sadece. Rabbim, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster! yazısına devam et →
“Saat yaklaştı ve ay yarıldı.” Kamer Sûresi 1. âyet. Rasulullah’ın doğumundan önce yaşamış Cahiliyye dönemi şairlerinden İmruü’l-Kays (497-545) da bir şiirinde diyor ki..
“Saat yaklaştı ve ay yarıldı. Ve ortaya bir ceylan çıktı, yüreğimi aldı ve sonra kaçtı. Bembeyaz, kaliteli, uykulu gözleri, festival zamanı önümden geçti. Süslenip sanki beni vurdu ve bakışları da işe koyulup, birer ok gibi beni kesip geçti. ….” şeklinde devam ediyor.Ay yarıldı – Gerçek ortaya çıktı yazısına devam et →
Allah yolunda öl-dürül-me bağımlılıkların tetiklediği, zıttını yaratan evrensel mekanizma gereği, biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, nefislerinden ve ürünlerinden eksiltilerek (2:155) olur. Bağımlılıkları ile kişi sınanır durur.. Allah yolunda ölene dek! Tekâmül ilkesi gereği!..Nefsin Vefat ve Ölümü yazısına devam et →