Kategori arşivi: Sonsuzluk Kulesi

Sonsuzluk Kulesi Blog Sitesinde yayımlanmış tüm yazılar…

Bende Saklı..

bende saklı“Ben” ile işâret edilen varlığımdaki İlim eksikliği (eDNã) “ben”in “DüNYası”, Allãh’tan uzak olma durumu da “Cehennemi”dir. “Ben”deki İlim eksikliği “burayı”, “Cehennem” “mekân”ı olarak algılatır.

Cehennemdir “mekânda” gördüğüm annem, babam, sevdiğim, etrafım! (Zamansal, boyutsal) Ötede değil, hemen şimdi, “burada”, “Ben” dediğimde.

“Ben”, “burada” toprak/ateş yaratılışlı ins/cin, şeytan, İblis olur. Bende Saklı.. yazısına devam et

Korkmadan Sorgulamak

korkmadan-sorgulamakNedense ezberlediklerimizi, atalarımızdan taklitle alıp aktardıklarımızı “düşünmek” olarak addediyoruz! Bir güzel söz vardı: “Ezberlerin bittiği yerde Düşünme başlar” diye.. Peki, Düşsel/Düşünsel bir âlem olan Cennete “düşünmeden” girilebilir mi? Yâni ezberlediklerimizle, taklitle Huzur‘a erebilir miyiz? Korkmadan Sorgulamak yazısına devam et

İslam Medeniyetinde Evrim Düşüncesi

islam-evrimÖzellikle son yıllarda Evrimsel sürecin bir Yaratıcı’yı reddetme anlamına geldiği yönünde yoğun bir propaganda ile karşı karşıyayız. Belirli bâzı odakların çıkartmış olduğu yayınlar, inançlı insanları “Evrim ile Yaratıcı arasında” bir seçim yapmaya zorlamakta ve Evrimin bilimsel bir teori olduğunu kabul edenleri Kutsal metinleri reddetmekle etiketlemekte.
İslam Medeniyetinde Evrim Düşüncesi yazısına devam et

Uzay-Zaman ve Zihin Bilmecesi

Uzay-Zaman-zihinEinstein’ın uzay-zaman hakkında bilinenlerde köklü bir değişiklik yapışına kadar bilim insanları Newton’dan aldıkları mirasla zamanı uzaydan ve gözlemciden bağımsız ve değişmeyen mutlak bir süreç olarak düşünmüşlerdir. Einstein devrimi ile birlikte ise uzay ve zamanın gerçekte birbirine bağlı olup uzay-zaman bütünlüğünü oluşturduğunu ve sağduyumuza ters gelse de algılayıcının durumuna göre değişken bir yapı kazandığını öğrenmiş olduk. Uzay-Zaman ve Zihin Bilmecesi yazısına devam et

Yol Göster Bilmeceme!

“Çekim yasası”, “Yakarış” gibi zihin gücü veya DUA gibi iç farkındalığın kudreti sonucunda dilediklerimizin gerçekleşiyor olması -bu eylemleri ve sonuçlarını önceden (!) hazırlamış veya hazırlamakla sorumlu -onay merkezinde kurulu- bir tanrı olmadığına göre- bizlere alınyazılarımızın baştan yazılı bir senaryo olmadığını, “Tümel İradenin” hemen şimdi bizlerden, bizlerin “özgür iradeleri” olarak çıktığını ve evrenin ortak kaderini şekillendirdiğini hissettirmekte sanki? Yol Göster Bilmeceme! yazısına devam et