SÛR’a Üfürüldü!..

sura-ufuruldu“Onu (ÇAMURdan Beşeri) şekillendirip RUH’umdan (~ilahi bilgelikten) (diriltici) NEFES verdim…” (38:72).

“SÛR’un içine NEFES veril-Dİ” (39:68).

SÛR (ṣād wāw rā) = Sûret kelimesinin çoğulu, taSaVvuR, taSViR edilen şeyler, biçimler, formlar, imgeler; belki de hologramlar! Yoksa inanılan, uzak bir hikayeye indirgenmiş şekliyle boru, hatta düdük demek değil.

Çamur, Toprak + Su; yani maddi bedenimiz, sûretimiz, hologramik görüntümüz.

(İlmi bilgilerle) şekillenen Çamurdan yaşantılarımıza, yani Sûr’a NEFES ile HAYAT veriliyor ve KIYAMET (Ayağa kalkış, Bilincin Şuurluluğa, oradan da Evrensel Şuura dönüşme) sürecine giriliyor!

Kıyamet kişinin veya bir ümmetin=toplumun NEFES/HAYAT yolculuğunda alametleri ile kendini belli eden sürecin toplamına verilen isimdir; ansızın gelecek, veya yaygın halk deyimiyle kopacak, kopup gelecek olan bir olgu değil. Beklenmeden gelecek olan sürecin sonu, SAAT kavramı.

Kıyamet sürecine dair mecazi anlatımların hem insanda hem de toplumda karşılıkları vardır. Güneş Batıdan doğar demişlerdir örneğin, ve kişi veya toplumların kesin doğru olarak bildikleri mevzuların yanlış oldukları ortaya gerçekleri ile birlikte çıkar.

Toplumdaki dönüşümün yolu da bireysel, içsel devrimlerden, NEFES alışlarından geçmekte.. İçsel nefes alma gayretinde olmayanların dışta, bir başkasında, toplumda ideolojik, dini, siyasi, kültürel devrim yapma çabaları kişinin veya kişi yığınlarının varlıklarındaki açlık noktalarının en hızlı yönden tatmin edilme güdüsünün bir yansımasıdır.

“İnsanlara iyilik etmelerini emrediyorsunuz da kendinizi unutuyor musunuz?” (2:44).

NEFES’in açılımı, HAYAT’ın verilişi… RUH’un, Cebrail’in icabet edene/dileyene=dilediğine tenezzülü..

“Emrinden (İş-Oluşundan) Melekleri (ilahi güçleri) RUH ile beraber KULlarından dilediğine/dileyene inzal eder (~hücrelerine/kalbine işler)” (16:2).

“Rabbinden HAK (yaşanan gerçeklikle uyumlu) olarak Tertemiz/Kudüs olanın RUH’unu (= RUH’ül KUDÜS) inzal etti ki, müminlerin/öze-güvenenlerin (güvenlerini) sebat ettirsin/sağlamlaştırsın; müslimler (~kendine ve topluma selamet sağlama çabasında olanlar) için de HİDAYETİ gösterici ve müjde olsun” (16:102).

Nasıl NEFES alıp, HAYAT bulacağız kişisel veya toplumsal olarak?

“Ey îman edenler/öze-güvenenler, size HAYAT VERECEK/SİZİ DİRİLTECEK şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’a ve Rasulü’ne (~Allah’ın Zahir olduğu mahâle, İlme, ilmî eserlere) icabet edin/cevap verin” (8:24).

Bu icabet, Allah, sanki Evrenlerin en ötesine atılıp, Rasulullah sanki 1400 yıl öncesinde tarihsel bir kişilik olarak bırakılarak, en düşük şekliyle kuru bilgi veya inanç yığma düzeyli (ilm’el yakin ~ epistemolojik) değil; uygulamaya, fark etmeye dönük, aksiyoner (ayn’el yakin ~ fenomenolojik), içimizde Allah Rasulü varmış gibi doğrudan ve doğurgan ve dahi nihayetinde tüm benliğimizle hisseder şekilde, var oluşsal (hakk’el yakin ~ ontolojik) bir boyuta taşınmalıdır.

“Bilin ki, sizde Rasulullah var (49.7).

“O süreçte onlara nida eder de şöyle der: “Rasûllere ne cevap verdiniz?“” (28:65).

İnanan bir İnsan modundan çıkıp Özüne Güvenen ve topluma güven veren bir Mü’min pozisyonuna gelişmek.. (Bknz. İman & İnanç ayrımı)

Allah ve ondan ayrı olmayan Rasul’ünün çağrısına icabet eden Mü’minler Kalp Seması’nın Kuşları olarak inşa edilir, yaratılır. İsa’nın eli değer.. Hızır’la yolcu olunur.

“(Meryem oğlu İsa:) Ben sizin için ÇAMURdan KUŞ/TaYR ŞEKLİ yaratır, onun içine NEFES veririm. O da Allah’ın izniyle (~doğal süreci içerisinde) KUŞ olur. … Allah’ın izniyle ÖLÜ olanlara HAYAT veririm” (3:49).

[TaiR (ṭā yā rā) = Kuş, uçucu, yüksekte duran, hatta talih (anlamı için 7:131, 17:13, 27:47, 36:19). Allah’a Salât eden TaYR için (24:41) Salât, bilinçli varlıklara ait bir fiildir. Ve aynı kökten gelen ETVaR = gelişim, yükselme aşamaları, merhaleleri anlamı için bknz. 71:14.]

“SEMA boşluğundaki (~Şuur katları) KUŞları (Bilge, Şuurlu, toplumun talihine yön veren -yükselmiş- insanları) görmüyorlar mı?” (16:79).

“(Süleyman/Silm-men/Selamet Adamı:) Ey insanlar, bize KUŞ NUTKU (~bilinçdışı, bilinç-üstü hâl dili, bilgeliğin dili) öğretildi” (27:16).

Ömür sermayesini, aklını Hakk ve görünümü Halk yoluna adamayı tercih edenler (3:104)… Kur’an ve ondan Rasul’ün süzdüğü Hikmeti (Sünnetullahı) bulma yolunda koşacaktır. Elbette Allah’a ve Rasul’e iftira edilmiş bir takım, insanlığın ortak akıl ve vicdanıyla, Kuran’ın ruhu ile çelişen rivayetlerle, bin yıllık donmuş fetvalarla, yahudi mantığındaki gereksiz şer’i ayrıntılarla, kaynağı belirsiz, tanığı olmayan rüyalarla, keşiflerle, uyutucu menkıbelerle, mitlerle, efsanelerle kurulmuş ruhsuz, şekilci, hayattan kopuk – tapınaklara has, kurumsallaşmış paralel din anlayışları ile ancak KUŞ olmanın çamurunda kalabiliriz.

Bu çamur içinde Şamanizm bulamaçlı müslüman kıldan, tüyden medet umar, mesela…
Arabizm yamalı müslüman kader kavramını tornistan ederek kadercilik yapar…
Budizm esintili müslüman rabıta yapar şeyhine, tesbihle dolaşır, Zikir namına mantra çeker…
Kur’an odaklı müslümanınsa merkezinde mana, RUH, çeperlerinde işin şekli vardır. Dünya yaşamından değil, esnek beyniyle şekilcilikten ve her türlü hizipÇİlikten el, etek çeker.

“Allah aklını çalıştırmayanlar üzerinde pislik kılar”  (10:100).

Kur’an, Hayat, Kainat aklı, kalbi çalışan/çalıştıran tefekkür sahipleri için apaçıktır ve bu yetilerini geliştirdikçe bir Mümin, açıklık ve detaylar, zenginlik ve güzellikler daha da artar yaşamda. Şirkin bulaştığı akıl eksik, duygu-sal, çarpıtılmış olarak olayları, yaşamı anlar veya hiç anlamaz.

Kişide seyreden Haşr (toplanma) ve Neşir (yayılma)

“SÛR’un içine NEFES veril-Dİ. Böylece Allah’ın dilediği hariç, Göklerde ve yerde kim varsa hepsi bayıldı. Sonra (benzer şekilde) ona bir daha NEFES veril-di ve hemen ayağa kalkarak bakınırlar” (39:68).

SÛR’a ilk üfleme ile süreç sonunda “Saat” gelir ve tasavvuf tabiriyle Varlık Cem olur, toplanır insan zihninde (Bknz. Hakikat | Kavramların yokluğu).. Kavramların, duygu ve düşüncelerin üzerinde belirginleştiği gündelik zihin, Evrensel bir Zihin=BEN olmuş [> doğrusu “olduğunu fark etmiş”] ve bu “Benlik” hissi tüm varlığı örtmüştür.

“O’nun Kürsüsü Gökleri ve yeri içine alır” (2:255).

Rasulullah da bu hâli yaşadığı için bu ontolojik/var oluşsal süreç dilde ifade bulmuş, ayet=işaret olmuştur bizler için.

Bakıp durduğunuz artık, ayrı ayrı birer ekran-monitör-anne-baba-cisimler olmaktan çıkar, sizin bedeninizin, benliğinizin (“Ben” hissinden ayrı olmayan) uzantısı olan bir görünüme dönüşür.

Ayrı ayrı nesnelerin, öznelerin zihnimizde yaratılagiden kavramların gerçek sanılmasından kaynaklandığı anlaşılır. Sema’da ve Arz’daki birimsel tüm “kişilikler/benlikler”, tüm kavramlar bayılır, varlığın kavramsal sesi kısılır Cem algısınca, zihinde. Anne-baba-çocuk kavramı kalkar, sizdeki BEN’in görünümü olur. Herkes “aynı yaşta” olur mahşerde (toplanışta) dedikleridir bu vakıaYani yekpare HAKK’ı seyreden HAK’tan gayrı kalmaz..

Çünkü Arş (> Allah’ın Zat’ına dönük yön) ve Kürsi (> Çokluk alemine dönük yön) yıkılmış ve Zat’ın Nûr üstüne Nûru (Nur-35) ile Çokluk Yokluğa düşmüştür > Gözlemleyen ve gözlemin üzerinde gerçekleştiği Kozmik BEN’in bakış açısı!..

Allah’ın dilediği hariç, yani Arş ötesindeki AHAD ve SAMED durumu (“öte” ifadesi çokluk bakışıyla..). Meryem Şuurunun Rahman’a SESSİZLİK ORUCU (19:26, 3:41) adadığı ve BEŞER-(iyet) ile karşılaştığında mecburen işaret diliyle,  remzen NUTUK ettiği Nokta..

“Sesler Rahman’ın huzurunda kısılmıştır; fısıltıdan başka bir şey işitemezsin” (20:108).

Arş, Varlıktaki Tekliğin [Rahmani potansiyelin, tüm Allah isimlerinin/özelliklerinin/manalarının bir potada eriyik olduğu durumun] Birliğe/Nefsi Vahide/Kürsiye ve Çokluğa [ayrı ayrı manalara/meleklere/güçlere] dönüştüğü algısal bir sınırdır. Diğer Allah manaları değil, Rahman Arşı kuşatmıştır, bu sebeple! Anne rahmi nasıl ki bir bebeği saklıyorsa kendinde, Rahman da bu şekilde Varlığı kendinde saklar.

Bu kavramlarla işaret edilen varlık oluşumları, aşağıların en aşağısında kendini bulan İnsan’ın varlığında içkin/mündemiç olduğundan, Hz. İnsan kendindeki İlahi Tünel, İlahi Kablo, Şah Damarı ile oralara = buralara kadar uzanabilmekte ve yukarıların en yukarısındaki Kozmik Arş ve Kürsi’yle ve saklı diğer boyutlarla (~Cennetler) içsel temas halindedir.

“Sen kendini küçük bir cisim sanırsın, ama en büyük âlem sende gizlidir” Hz. Ali. 

Arş/Kürsi, varlığımızda açığa çıkan duygu, düşünceler (yani çokluk algısı), ile bu duygu ve düşüncelerin üzerinde oluştuğu ALGILAYAN, Evrensel BEN bilinci arasındaki hayali sınırdır.

Özel bir takım tekniklerle girilen bilinç halleri dışında, uykudan uyanırken FARKINDALIĞIMIZ/DİKKATİMİZ oranında Arş ve Kürsiyi de hatırlayabiliriz. Süreç milisaniyeler içinde olup biter.

  • Hâhut > Gizli Hazine, Bilinç yoktur, saklı Bilgi boyutu.
  • Lâhut – Ceberût – Arş > Bölünmemiş Varlık hissi (> Salt ilkel beyin faaliyetleri)
  • Kürsi > Bölünmemiş Varlık hissinden bölünmemiş varlık hissine ilk bakış/ilk bölünme (> Bilincin feneri duyguları tetikleyen limbik sistemde, Nefsi Vahide, RUH ve melekler/duygular, Allah isimleri ve “Külli şey’in” belirginleşir. )
  • Gökler ve yer > Bölünmüş Varlık(+lar) ve “kişisel benlik” hissi (> Bilincin feneri düşünceleri tetikleyen Korteks düzeyinde, Kesret aleminin net algısı)

İnsan, Allah ve Rasul’ünden RUH aldıkça, imanı ve salih/ıslah edici eylemleri ile duyguları ve düşüncelerine dikkat kesilip dengeye koştukça duyuları keskinleşerek Farkındalığı artacak ve bu kavramlarla işaret edilen var oluşsal durumlar kendiliğinden = bi-iznihi ayan olacaktır.

“Ey İnsan! O ki seni yarattı, sana şekil verdi ve seni dengeye kavuşturdu” (82:7).

Çokluk aleminin her türlü katmanıyla gürültüye boğulmuş bir zihin kendi derinliğine elbette dikkat kesilemeyecektir.

Sûr’a ikinci üfleme ile ise HAK’tan HALK neşr olur.. Arş ve Kürsi algısal olarak yeniden kurularak Gökler ve yer, kişiliğimiz ve birimler/nesneler yeniden; ama  bu sefer cilalanarak (= ardındaki HAK’kı bilerek) algılanmaya başlanır. Allah’ın KAHHAR olduğunun hakikati anlaşılır ve HALK, HAKK’ın huzurundadır artık, Sende.

“Hiçbir şey görmedim ki ondan önce Allah’ı görmeyeyim” Hazret-i Ebubekir.

“O süreçte yer başka bir yere gökler de başka göklere dönüştürülür ve KAHHAR olan Allah’ın huzuruna çıkarlar (14:48)”.

Cennet ve Cehennem ARAF’tan seyredilir.

İnsanların bu Mi’rac’ta (> var oluşsal yükselişte) görülen hâl dili ayetlerde ifade bulur.

SÛR’a Üfürüldü!..” hakkında 12 yorum

  1. Öylesine güzel bir zamanda karşıma çıkıyor ki yazılarınız anlatamam, tam da AKLıma takılan (sözde içsel ) sorularıma (dışsal olarak) sormadan, aldığım cevaplar gibi, çok özel ve güzel bir yazı, emeğinize sağlık, yazdırana ve OKUtturana binlerce kez HAMD olsun, ALİM olan İLMinizi, İLMimizi arttırsın, A.H’den etkilenerek başlayan sonsuzluk yolculuğum, AH-HA ile (sonsuzluk kulesi ile) başka bir güzelliğe ve sonsuzluğa bürünüyor, bu arada tesettür ile ilgili yazınızı merakla bekliyoruz, EN GÜZEL’e emanet olun, SELaMetle..

    1. EyvAllah, bil mukabele.. Örtünme ile ilgili yazım kabataslak olarak hazır. Önceliği olduğunu düşündüğüm bir kaç yazıdan sonra onu da bazı psikolojik süreçleri de işin içine katarak tamamladıktan sonra istifadenize, değerlendirmelerinize sunacağım inş. Sevgiler.

  2. ”İsa’nın eli değer ”’ derken ‘nefste tatmin odakları oluşturarak kudreti (~ idrak sentezli gücü) açığa çıkarır ‘ ımı kast ediyorsunuz
    ve ‘Hızır’la yolcu olunur.’ derken de ‘Açıkçası Hikmet açığa çıkar kendinden.’ imi kast ediyorsunuz.

  3. Masallah yazilari hayatta yasayip okuyunca oturuyor tam, 3 kere daha okumusumdur daha once ama insanin hayatinda yer tutmayinca hizli okuyup geciliyor oyuzden okuyup kotu yorum yapan veya anlamayanlara nasil kizalim. Allah ilminizi ve ilmimizi artirtirsin. Ahir zamanda Hz Isa gelicek isareti Hz Isa”lar” seklinde gerceklesiyor sanirim…

  4. Meryem Şuurunun Rahman’a SESSİZLİK ORUCU- Allah’a ait isim/mana/özellik bileşimlerinin), çarpıtılarak sivriltilmiş, dengeden uzaklaştırılmış versiyonlarının zihnimizde oluşturduğu- gürültüden kurtulmak, zihnin sesizliğini, dinginliğini sağlama- aşamasına gelmek mi ?

    birde yeni renk skalası ve yazı formatını hiç beğenmedim..okumayı zorlaştırıcı…

    1. Zihin, bir kaç saniyelik değil de, şöyle bir en az 30- 40 dakika boyunca gürültü üretmeden durabilirse o zaman SUSMA ORUCU’ndan tadılmış olur.

      :) Sitenin Tablet – Cep telefonları ile Bilgisayar sürümü farkını kaldırmak için mecbur Tema değişikliğine gittim. Renk ve fontlar da değişti. Çok mu sıkışık, silik oldu?

  5. S.a http://www.kuranmeali.org/49/hucurat_suresi/7.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Mecaz ve müteşabihin düşünme sisteminizde bir sınırı var mı? Muhkem muteşabih ayrımınız var mı? Yoruma gerek duymayan ayetlere zanna göre tevil etme tehlikesi. kuranı anlamak ve ayetleri zanna uydurmak için tevil etmek arasındaki kıldan ince kılıçtan keskin sınır.

    Yoksa ayetin muhkem yönünü kabul ediyor (peygamberin içinde bulunduğu topluma hitap) ilave olarak aksiyoner var oluşsal boyuta taşımak için de mecaz kabul edip mi yorumluyorsunuz?

  6. ”Çamurdan yaşantılarımız” derken
    Atalarımızdan miras yoluyla genetiğimize giren bilgiler
    benliklerimizin karanlık alt mahzenleri
    karanlık bilinçaltı, dürtüler, kalıplaşmış inançlar,
    gölgelerimiz, karanlıklarımız, korkularımız mı kast ediliyor ?

pelin için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir